İçeriğe geç

Mikro depremler neden olur ?

Mikro Depremler Neden Olur? Toplumsal Cinsiyet ve Adalet Bağlamında Bir İnceleme

İstanbul’da yaşıyorum, sokakları sıkça geziyor, toplu taşıma araçlarında her gün aynı insanları görmek için gözlerimi dört açıyorum. Bir süredir kafamda dönüp duran bir soru var: “Mikro depremler neden olur?” Tabii, burada bahsettiğim şey doğa olaylarından değil, toplumda yaşadığımız küçük ama sürekli titreşimlerden—toplumsal mikro depremlerden. Bu depremler, genellikle her gün karşılaştığımız, göz ardı ettiğimiz ama derinlerde yankılanan durumlar. Peki, bu “mikro depremler” toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet bağlamında nasıl şekilleniyor?

Mikro Depremler ve Toplumsal Yapının Kırılganlıkları

Hadi, bu terimi bir kenara bırakıp, günlük hayatta neler yaşandığına bakalım. Mikro depremler, bazen çok büyük travmalara yol açmasa da, sürekli tekrarlandıklarında toplumsal yapıyı zayıflatabilir. Mesela, bir kadının sokakta yalnız yürürken hissettiği güvensizlik, ya da bir göçmenin iş yerinde maruz kaldığı ırkçılık. İşte bunlar, toplumsal mikro depremler. Her biri, sosyal yapıyı yavaşça ama emin adımlarla sarsan, bazen fark edilmeden içimize işleyen birer olaydır.

Bunu bir sabah iş yerinde gözlemlediğim bir sahneyle somutlaştıralım. Bir kadın çalışan, patronunun yanına geldi ve önerisini sundu. Patronu cevap verirken, hiçbir yanlışlık yokken kadının söylediklerini küçümsedi ve “Bunu sen mi söyledin?” diye bir yorumda bulundu. İşin acı kısmı, kadın bu davranışı kabul etti ve meslektaşlarına, “Evet, biliyorum, bazen patronum bana güvenmiyor” diye açıklama yapmak zorunda kaldı. O an, bir mikro deprem yaşandı. Bir kadının değeri, fikri ya da önerisi ciddiye alınmadı. O küçük, ama keskin hareket, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini bir kez daha yüzeye çıkardı.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Bağlamında Mikro Depremler

İstanbul gibi bir şehirde çeşitlilik, her adımda karşımıza çıkar. Farklı kültürler, etnik kökenler ve yaşam tarzları bu şehri zenginleştiriyor ama aynı zamanda içinde barındırdığı eşitsizlikleri de gözler önüne seriyor. Çeşitliliği kutlamak ve adaleti sağlamak kolay değil, çünkü her grup, bu mikro depremlerden farklı şekilde etkileniyor.

Bir başka örnek vermek gerekirse, işyerlerinde LGBT+ bireylerinin yaşadığı zorluklar. Bir LGBT+ bireyinin iş yerindeki şüpheci bakışlardan, kimliklerinin sorgulanmasından veya maruz kaldıkları homofobik söylemlerden nasıl etkilendiğini hayal edebiliyor musunuz? Bu, o kişinin ruhunda bir mikro deprem yaratır. Sadece bir cümle, bir bakış ya da bir “şaka” o kişiyi yıllarca etkileyebilir. Çeşitli grupların bu mikro depremlerle nasıl başa çıktığını görmek, toplumsal yapının eşitsizliğini ve adaletsizliğini anlamak adına çok önemlidir.

Geçenlerde metroda tanık olduğum bir başka durumu anlatmak istiyorum. Yaşlı bir kadına, bir genç adam yol verirken, “Yavaş yürüyün, yerimiz yok” gibi bir cümle kurdu. Kadın, ne diyeceğini bilemeden sadece bir “tamam” dedi ve oturdu. Bir başka deprem bu da. Yaşlılık, toplumsal cinsiyet ve sınıf bağlamında iç içe geçmiş bir mikro gerilim. O genç adamın “yavaş yürümek” gibi bir laf etmesi, aslında sadece bir kelime değil, toplumsal normların ve değerlerin üzerimize yüklediği görünmeyen baskılardır.

Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adaletin Kırılgan Zemininde

Mikro depremler, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet bağlamında her gruptan birey için farklı boyutlarda hissedilir. Kadınlar, LGBT+ bireyler, göçmenler, engelliler ve yaşlılar gibi toplumun marjinalleşmiş kesimleri, sürekli bu mikro depremlerle karşı karşıya kalır. Her biri, kendi kimlikleri üzerinden küçük ama sarsıcı darbeler alır. Bu darbeler, zamanla birikerek daha büyük toplumsal gerilimlere neden olabilir.

Birçok insan bu depremleri fark etmez. Özellikle dominant gruplar, yani genellikle erkekler, heteroseksüel bireyler veya belirli bir sınıfa ait olanlar, bu mikro depremleri yaşamazlar. Ama her geçen gün, bu deprem yaşandığında, toplumun bu kırılgan zeminleri daha da açığa çıkar. Kendini güvende hissetmeyen, sürekli dışlanan ve ayrımcılığa uğrayan insanlar, toplumda daha büyük bir değişim için hareket etmeye başlayabilirler. İşte o zaman, toplumsal adalet ve eşitlik talebi daha güçlü bir şekilde dile getirilir.

Sonuç: Toplumsal Mikro Depremlerle Yüzleşmek

Mikro depremler, çoğunlukla sıradan ve küçücük olaylar gibi görünse de, toplumda büyük izler bırakabilir. Her bir mikro deprem, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden, çeşitliliğin kutlanamamasına kadar birçok farklı faktörle şekillenir. İnsanlar bu mikro depremlerle günlük hayatta yüzleşiyorlar ve her birinin etkisi, toplumsal yapıyı sarsacak kadar büyüme potansiyeline sahiptir.

İstanbul gibi bir şehirde, sokakta, metrolarda, iş yerlerinde, kafelerde, her an bu mikro depremlerle karşılaşıyoruz. Ve belki de bu depremleri yok saymak yerine, onlarla yüzleşmek, çözüm aramak ve toplumsal adalet için mücadele etmek gerekiyor. Çünkü bu mikro depremler, bazen büyük bir toplumsal değişimin habercisidir.

Peki, siz hiç bir mikro deprem yaşadınız mı? Ve bu depremden sonra ne hissettiniz? Bu tür olayları nasıl aşabileceğimiz üzerine bir düşünmeye ne dersiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino beylikduzu escort beylikduzu escort avcılar escort taksim escort istanbul escort şişli escort esenyurt escort gunesli escort kapalı escort şişli escort
Sitemap
elexbetbetexper yeni girişilbet